Önce ikili heceler daha sonra kelime telaffuzları ve ardından cümle kurmayı öğrenir. Bu bir bebeğin dili edinme sürecidir.

Peki yetişkin bir birey ikinci bir dili konuşmak istediğinde süreç bu şekilde mi olmalı ?

Cevap hem evet hem hayır. Bir bebek olmadığımız ve otonom öğrenme becerimize sahip olduğumuz için dili bir yandan edinirken bir yandan öğreniriz. Bir dili öğrenmek, edinmekten daha çok çaba gerektirir. Bir yetişkinin anlıyorum ama konuşamıyorum dediği sorun ise tam da bu noktada devreye giriyor. Dili sadece dil bilgisi, okumak, dinlemek, kelime ezberleyerek konuşabileceğimizi düşünmek biraz hayalperest bir yaklaşım. Bir dili konuşmaya başlamanın en önemli adımı o dilde üretim yapmaktır yani yazmak ve konuşmak. Bunlar yapılmadığı sürece dil öğrenme süreci sadece teoride kalacak ve süreç “Anlıyorum fakat konuşamıyorum.” seviyesinden ileri gitmeyecektir. Şunu söylediğinizi duyar gibiyim: “ Tamam iyi hoş ama nasıl yazacağım nasıl konuşacağım.” Gelin neler yapılabileceğine bakalım :

1. Hedef dili sizin için anlamlı hale getirin.

Bu şu demek, hayatınızda yaptığınız şeyleri (günlük rutinlerinizi, hobilerinizi, vs) öğrenmek istediğiniz dilde yapsaydınız nasıl olurdu? Kısacası hayatınıza hedef dili katmak. Örneğin bir hobiniz var; tenis oynamak. Düzenli olarak oynuyorsunuz, ya da makyaj yapmayı çok seviyorsunuz. İlgileriniz. Doğrultusunda videolar izlemek, sizin yaptığınız eylemlerin hedef dilinizde nasıl söylendiğini öğrenmek ve bunları kendi kendinize kullanmak. Kendi kendinize hedef dilde makyaj videoları çekmek, yayınlamak zorunda olmadan, kimsenin sizi yargılayacağını düşünmeden çok daha rahat bariyerleri aşabilirsiniz.

2. Çevrenizi hedef dildeki insanlarla doldurmak.

Hedef dilde konuşulan bir ülkede yaşıyorsanız ya da bir süre konaklıyorsanız bu harika bir fırsat. Fakat anadilinizde konuşulan ülkede yaşıyor ve gitme şansınızda yoksa dil öğrenmek başta imkansız gibi gözükebilir ama öyle değil. Alanında uzman öğretmenlerle çalışan bir kurs bulabilir ve kendinizi onların ellerine bırakabilirsiniz. Çok geçmeden bu yargınızın kırıldığını göreceksiniz. Konya Wimbledon Selçuklu şubesi yabancı öğretmenleri ve sizinle aynı seviyede olan insanlarla sizi buluşturup çevrenizi sürekli hedef dilde konuşan insanlarla dolduruyor. Bu sayede kendinizi derslerde bir şekilde ifade etmek için dilde üretim yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu durum doğrudan dil üretiminize katkı da bulunuyor.

3. Hedef dilde başkalarına bir şeyler öğretin

Öğretmek en iyi öğrenme aracıdır. Öğretmen olmasanız bile herkes bir şeyler öğretebilir. Burada sorun yine öğretecek birilerini bulmak olabilir. Bunun için oluşturulabilecek en iyi ortamı Konya Wimbledon Selçuklu şubesi olarak oluşturuyoruz. Klasik bir ders anlatım tekniklerinden arınmış, öğretmenden çok öğrencinin aktif olduğu sınıf ortamında sürekli yapılan sunumlar öğrencilerin yapmak zorunda olduğu görevler öğrencinin dil öğrenme sürecine olumlu katkılarda bulunur.

Dil öğrenirken bazen nereden başlayacağımızı bilemeyiz, bazen süreçte kayboluruz bunlar çok normal fakat bu problemler öğrenme sürecini uzatır. Uzadıkça da motivasyonumuzu yitirip uğruna emek verdiğimiz süreci bırakabiliriz. Bunların yaşanmaması için en iyi tavsiye kendinizi uzman eline bırakmanızdır. Bu şekilde süreçte kopmalar yaşamadan uzmanların sizi yönlendirmesiyle yolunuzda sapmalar yaşamazsınız. Konya Wimbledon Selçuklu şubesi olarak her öğrencimiz biriciktir felsefesiyle hepinizin sürecini önemsiyor ve bu süreci en zevkli ve verimli şekilde geçirmeniz için çalışıyoruz.